
Bazı insanların hayatı gerçekten de ödüllü filmlerin senaryolarına ya da çok okunan romanlara bile taş çıkartacak türden olur… Sonradan hayat, insanı bambaşka hatta belki kendisinin bile hayal etmediği noktalara getirir. Ama geçmişte kalan o hayatının izlerini de nefes aldığı sürece kalbinde ve ruhunda taşır.

İşte Türk sinemasına damgasını vuran yıldız da onlardan biriydi… Üstelik yaşadıkları gerçekten de hayal gücünün sınırlarını zorlayacak türdendi.
İstenmeyen bir bebek olarak bir mahzende dünyaya gözlerini açtı. Daha küçücükken annesini kaybetti, bir cami avlusunda ölüme terk edildi. Sonunda da çocuğu olmayan bir kadına satıldı.
Adı bile sabit kalmadı. Doğduğunda verilen ismi değiştirildi. Hatta bunun da ötesinde Türkiye’de milyonlarca kişi onu bambaşka bir isimle tanıdı ve ona kalplerinin kapısını açtı.
Hayatına trajik bir şekilde başlayan bu ünlünün adı önce Olga’ydı, sonra Aysel Kısa… Böyle söyleyince belki onu tanımadınız ama kısacık zamanda Yeşilçam’ın en güzel, en ünlü yıldızlarından birine dönüştü. Hatta bu arada eşine az rastlanır bir aşk öyküsünün de kahramanı oldu.